Erasmus+ Avrupa Gönüllü Hizmeti (AGH) projesiyle Varşova’da bulunan ortağımız SCHUMAN’da tam 10 ay engelli çocuklarla birlikte çalışan gönüllümüz Sündüs Öztürk’ün faaliyet süresi tamamlanıyor. İşte Sündüs’ün kaleminden AGH!
Ne kadar yazsam da duygularımı tam olarak asla ifade edemeyeceğim bir süreci sizlere anlatmaya çalışacağım. Başvuru aşamamdan bugüne kadar neler yaşadım. Neler oldu ve şimdi geçmişe baktığımda hayatımda neler değişti.
Türk Kızılayı sayesinde tanıştım Avrupa Gönüllü Hizmeti ile daha sonra kendi araştırmalarımla da arkadaş olduk. Artık karar vermiştim bir şeyler değişmeliydi. Kesinlikle herkesin yaşadığı türden sıkıcı bir hayat istemiyordum,.Farklı olmak, fark yaratabilmek ve gelişebilmek, dünyayı tanıyabilmek istiyordum. Bu yüzden öncelikle tüm bu sürece kararlı bir şekilde adım attım. Cv’mi, motivasyon mektubumu google translate yardımıyla yazıp, bir de video hazırladım (ki bence seçilmemi sağladı ) projeleri araştırarak başvurular yapmaya ve beklemeye başladım. Okulumda da bir yandan sunumlar yapıyordum. Öğrendiklerimi benim gibi hayalleri olan insanlar ile paylaşıyordum.
Daha sonrasında Polonya’dan kabul aldım ve hiç düşünmeden projeyi bende kabul ettim. Engelli çocukların olduğu bir kreşte gönüllü olarak çalışacaktım. Benim grubumda otizimli 4 çocuk bulunuyordu ve 10 ay boyunca onlarla ilgilenecektim. Bu kabul alma,vize,pasaport, proje anlaşması,uçak bileti gibi beni yoran ve yıpratan süreçte her zaman yanımda olan gönderen kuruluşum EPEKA’ya ve koordinatör kuruluşum SCHUMAN’a sahip olduğum için gerçekten çok şanslıydım.
Tüm prosedür bittikten sonra artık yeni bi başlangıç yapmak için Varşova’ya gelme zamanıydı.
Uzun bir 10 ay geçirdim. Kreşteki çalışanlar ile grubumdaki her bir çocuk ile arkadaş oldum, aile oldum. En önemlisi buradaki, bu projenin diğer gönüllüleriyle hiç bağı kopmayacak bir aile oluşturdum. Her zaman birbirimize saygılı ve arkadaşça davrandık. Sorunlarımızı benimsedik ve çözüm yollarını birlikte aradık. Uzun bir yoldu benimkisi ve bu yolda her tökezlediğimde en yakın arkadaşlarım, ailem ve burada ki farklı ülkelerden olan gönüllü arkadaşlarım hep yanımdaydı. Muhteşem bir 10 ay geçirdim bu sayede.
Başlarda İngilizcem beni gerçekten zorluyordu. Fakat bu sorunu aşmaya kararlı olduğum için bir kütüphaneye üye oldum ve çeşitli İngilizce kitaplar alarak düzenli çalışmaya başladım. Ev arkadaşlarımdan da yardım aldım. Böylece konuşma düzeyinde hiç bir sorun yaşamayacak düzeye geldim. Hatta bazen arkadaşlarımın gramer yanlışlarını dahi düzeltiyorum Gerçekten EVS bana bu anlamda çok fazla şey kattı diyebilirim.
Boş zamanlarımda farklı yerler keşfetmeye çalıştım. Kendi birikimimle farklı ülkeleri gezdim. Mesela, yalnız çıktığım Baltık ülkeleri gezim bana çok fazla şey kattı. 1 hafta boyunca tek başıma, sırt çantamı alarak oradan oraya gezdim durdum. Sorun yaşadım, eğlendim ve mutlu oldum. En önemlisi ise çok fazla anı biriktirdim. Her yerde, her dakikada.. Ve sonunda 7 ülke 10 şehirle bu turumu kapattım..
Üzgünüm, mutluyum çok fazla karışık duyguyu aynı anda yaşıyorum.
Üzgünüm çünkü en önemlisi iş yerimden,her davranışlarını bildiğim çocuklarımdan ayrılıyorum..
Üzgünüm çünkü, bana binlerce şey öğreten birlikte delirebildiğim ve zamanla benden bir parça olan ev arkadaşlarımdan ve diğer gönüllü arkadaşlarımdan ayrılıyorum. Ne kadar zor şimdi “güle güle” demek bu kadar çok şey paylaşmışken..
Bir yandan da mutluyum çünkü fazlaca özlediğim aileme ve beni dört gözle bekleyen arkadaşlarıma, yani her birini ayrı ayrı özlediğim bazen özlemime yenik düştüğüm o insanlara geri dönüyorum. Kısacası dediğim gibi çok fazla karışık duyguyu aynı anda yaşıyorum.
Son olarak EVS bana ne kattı sorusunu cevaplamak istiyorum..
Asıl hayatı, gelişimi, değişimi, tüm zorluklara tek başına direnebilmeyi, özlem duygumu kontrol edebilmeyi, alıştığım tüm o yaşam şeklini yıkıp, yeni düzene nasıl adapte olabilmem gerektiğini, yeni kültürleri, yeni insanları tanımayı, aslında tam olarak bana, asıl beni öğretti. Beni tamamen değiştirdi. Buraya gelen ve buradan dönen kişi kesinlikle aynı değil. Büyüdüm, geliştim ve bir kültür zenginliği içinde doğru bildiğim yanlışları, ön yargıları kırarak açık görüşlü olabilmeyi öğrendim. Yalnız hissettim, her şeyin mükemmel olmadığı zamanlarda çaresiz de hissettim. Ama ben yaşayarak, tek başıma öğrendim. Nereden satın alabilirdim bu tecrübeyi? İnsanlar bazen bana asıl hayatı kaçırdığım için kızdı bazen ise anlayamadı. Ben de anlatmayı bir süre sonra zaten bıraktım. Aynı yöne bakmadığımı anladığımda sadece susmayı ve gerçekten mutlu olduğum bu yaşamı, kendi tercihimi sonuna kadar yaşamayı seçtim. Hiçbir doğrumdan pişman olmadığım gibi açık yüreklilikle söyleyebilirim ki EVS sürecimdeki yanlış diyebileceğim adımlarımda da pişman olmadım. Ve bu yüzden gururluyum. İyi ki diyorum iyi ki yapmışım. Edindiğim hayat tecrübesi, kendi özgürlüğüm, benliğim, geliştirdiğim öz saygım, kısacası tüm maneviyatım için değerdi. Buradan dünya üzerinde, çok farklı ülkelerden arkadaşlar edinerek ayrılıyorum ve biliyorum ki yine bir yerlerde onlarla karşılaşacağım.. Umuyorum hepimiz için bundan sonra ki hayatımız bu yıl kadar güzel ve verimli geçer. Ben şuna eminim artık bu gelişim sürecine adım attıktan sonra , bu tadı aldıktan sonra hep ileriye bakıp, öğrenmeye devam edeceğim çünkü EVS asıl bana bunu kattı.. Ve bu bir şekilde bende sürekli olarak değerlenmeye devam edecek..
Ne diyebilirim ki daha fazla? Bana yardımcı olan, bu imkanı birlikte yaşadığım, 10 ayımı paylaştığım herkese çok teşekkür ediyorum..
Son olarak!
Hayallerinizi ertelemeyin! Çünkü zaman her şeye karşı en önemlisi size karşı ilerlemeye devam ediyor. Ve geriye dönüp baktığınızda sıkıcı olan hayatınızı, adım atmaktan korktuğunuz tüm o anları görmemek için cesaretinizi toplayabilme zamanıdır. En önemlisi tam da bahsettiğimiz bu zamanla, “herkes gibi olma” düşüncesiyle baş etme ya da belki savaşma zamanıdır.
Yanımda olan herkese bu süreçte teşekkür ediyorum..